DünyaGüncel

ÇEVİRİ | Meksika’dan Maoist Gerillalar: “Halk Savaşı ile İlerleyeceğiz!”

Bu metin, “PDPR-ERP tarihi ve güncel sorunlar” olarak bilinen ve henüz çevirisi yapılmamış oldukça uzun bir çalışmadan alıntıdır. Özgür Gelecek gazetesi olarak okurlarımız için çevirdik.

– Politik değişimler ve Güney Amerika’da “solun” seçimleri kazanması karşısında hala Halk Savaşı’nın geçerli olduğunu düşünüyor musunuz?

– Her halk ve örgütü, kendilierini sömürü ve baskıdan kurataracak olan strateji ve taktikleri belirleme ve kararlılıkla bunu ugulama hakkına sahiptir. Fakat pratikte öncülük rolünü kim yerine getirebilirse, mücadele içerisinde de onun belirlediği taktik ve strateji takip edilir. Bu tarihsel bir öğretidir.

Biz kendi deneyimlerimiz ve analizlerimizle Uzun Süreli Halk Savaşı’nın tüm Güney Amerika ülkeleri için geçerli olduğunu belirleyemeyiz. Her halk ve her bir öncü, nasıl devrim yapacağına, ne zaman başlayacağına, kiminle ittifak kuracağına, bölgesel ve tarihsel düşmanları olarak kimi belirleyeceğine kendisi karar verir. Her durumda biz, kendi gerçeğimiz hakkında konuşuyoruz.

Elbette ki Latin Amerika ülkelerinin ve halklarının gerçeklerine dair bazı görüşlere sahibiz ancak bu stratejinin, her durumda geçerli olduğunu biz belirleyemeyiz.

Bizce, halkımızın ve ülkemizin koşulları düşünüldüğünde, bu strateji hala geçerli ve uygulanabilirdir. Fakat bunun bütün diğer halklar içinde bir reçete olduğunu söylemek gerçeklikten uzaktır. Çünkü mücadelenin taktiği, stratejisi ve metodolojisi yalnızca halkların tarihsel analiziyle, ulusal gerçekliğin analiziyle, uluslarararası güç ilişkileri ve örgütlenme düzeyiyle son olarak halka savaşma iradesi verecek olan öncü yapıya bakarak inşa edilebilir.

Biz Kolombiya’daki yoldaşlarımız olan FARC-EP ve ELN’nin bu strateji altında gelişme gösterdiklerini ve iyi sonuçlar aldıklarını görüyoruz. Bu strateji çerçevesinde, Amerikan emperyalizmiyle pratik olarak kendi başlarına yüzleşiyorlar ve bu nokta mevcut stratejinin geçerliliği hakkında bir şeyler söylüyor. Biz de bu stratejiyi, kendi koşullarımız ve şartlarımız altında kullanıyoruz ki, bu da Uzun Süreli Halk Savaşı stratejinin gerekli ve geçerli olduğunun birbaşka gerçeğidir.

Ayrıca bu strateji, Peru’da kardeş devrimci örgütümüz Aydınlık Yol ve Tupac Amaru tarafından, devrimin önüne çıkan engellemelere rağmen geliştirildi. Bu Uzun Süreli Halk Savaşı’nın ne kadar değerli ve esnek olduğunu açıklıyor.

Bu strateji, Orta Amerika’daki çeşitli devrim deneyimlerinde kullanıldı ki, bu da mevcut stratejinin halklar için bir alternatif olduğunu gösterir. Yine bu strateji altında, Nicaragua devriminin zaferi oldu. Ayrıca ortaya çıkan kimi olumsuz sonuçlar, stratejinin kendisi ile ilgili değil ona öncülük eden güçle ilgilidir. Ancak söyleyebiliriz ki, bu strateji despotik rejimleri yıkma mücadelesinde ilerledi ve gelişti.

Mevcut koşullarımızda bu stratejinin mücadele içerisindeki geçerliliğini inkar edenler var. Ancak bu kesimlerin özellikle sosyalist anlamda devrimi geliştirmek için bu stratejik ve metodolojik yaklaşımı aşabilecek hiçbir öneri veya alternatifleri yoktur.

Hem ulusal oligarşiyi hem de Amerikan emperyalizmini bu kadar başarılı biöimde durdurabilecek başka bir yaklaşım da yoktur. Çünkü tarihsel tecrübelerimizden biliyoruz ki, devrimci güçler gerçek bir tehdit haline geldiğinde, emperyalizmin doğrudan askeri müdahalesi hızla gerçekleşecektir.

Bu stratejiye itiraz edenlerin gerekçelerini anlıyoruz. Silahlı mücadeleye gerek olmadığını anlatmak için Fidel Castro’nun paragraflarından alıntılar yapıp bugün yaşadığımız koşulların farklı olduğundan ve bugünkü analizlerinin yaşadığımız gerçekliğe daha farklı cevaplar verdiğini belirtiyorlar.

Devrim alanındakilerin devrim yapabilmek için, iki temel sorunu yani strateji ve taktiği çözmek zorundadır. Bunlardan ilki emperyalizme ve onların ulusal sömürücülerine karşı başarılı bir şekilde savaşan halkların tüm deneyimlerinden oluşan teorik olan ki, bunlardan proletaryanın siyasi ve askeri örgütlenmesinin ilkelerinin soyutlamalarını yapıyoruz. İkincisi ise devrimi örgütlemek, yapmak ve önderlik etmekten oluşan pratik olandır.

Bu süreçlerden somut bir öğreti çıkardık, devrimci öncü rolünü üstlenen bir parti yoksa devrimlerin kazanması mümkün değildir. Devrimler, ideolojik silah ve eylem rehberi olan Marksizm’i ışığında yürüyen öncü partilerin varlığıyla mümkün olmuştur.

Bolşevik, Çin ve Vietnam devrimi ve yine farklı ulusal kurtuluş hareketleri, ideolojik silah olarak Marksizm’i benimseyerek öncüleşen devrimci partilerin örgütçü ve önder rolünü gösteren canlı örneklerdir.

Herhangi bir siyasi bilinci olmaksızın sadece “demokrasi” için savaşanlar, sonunda her yönüyle burjuva demokrasisinin mantığını yeniden üretiyorlar. Muhafazkarlaşmanın güçlü olduğu bir zamandayız ve gericilere ait kavramlar çoğalıyor. Unutmamak gerekir ki, yeniden devreye konan anti-komünist propaganda, örgütlü kitlelerin egemenlere karşı zaferinden şüphe duyulduğunda yaygınlaşmakta ve faşizme ait kavramlar çoğalmaktadır.

İnsanlarla ve dünya halklarıyla her zaman açık ve dürüst konuşacağız. Korumamız gereken mücadelenin iki yönü var, ulusal zalimlere karşı mücadele ve ayrıca uluslararası zalimlere karşı mücadele. Neo-liberalizme karşı mücadele zımnen ve kaçınılmaz olarak anti-kapitalisttir ve anti-kapitalist mücadelenin gerçek olması için sosyalizmin bayraklarını desteklemesi gerekir.

Latin Amerika ve Meksika’daki bu mücadelenin daha başarılı olması ancak Halk Savaşı’nın strateji ve taktiğinin geliştirilmesiyle mümkündür.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu